Yatay mimari ile İstanbul kuzey yönünde gelişecek!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bundan sonra yapılacak binaların 5 artı 1 esasına göre yapılması talimatı verdiği yönündeki gelişmeleri yerinde bulan Özyurtlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Özyurt, İstanbul’un geleceğine dönük önemli tespitlerde bulundu. Herkesi konut sahibi yapma seferberliğinde özverili firmaların başında geldiklerini vurgulayan Özyurt, sektörün çıkmazlarını, olması gerekenleri ve müjdeli haberleri gazetemizin Ekonomi Müdürü ve yeniakit.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Canıtatlı’ya anlattı.

Yatay şehirleşme fikrinin İstanbul ve İstanbul gibi büyükşehirlerin gelecekte nefes alması için bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini savunan Tamer Özyurt’la dün Esenyurt’un tam merkezindeki ofisinde bir araya geldik.

YENİ BİR ŞEHİR
Gayrimenkul dünyasındaki gelişmeleri konuşup, şirket olarak Özyurtlar’ın herkesi ev sahibi yapmak için hafta içinde başlatacağı dev kampanyayı anlatmaya başlamadan önce Tamer Beye, ‘İstanbul’da yatay şehirleşmeye imkân kalmadı, çare yerin altına şehirler kurmaktan geçiyor’ deyince hemen araya girdi ve sözlerine ‘ Bu işin çaresi yerin altına girmekten geçmiyor tabi ki’ diyerek başladı. Hemen ardından da istifade edilmesi gereken şu fikirlerini sıraladı: İstanbul kuzeye doğru gitmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın yapmaya çalıştığı da aslında bu. Haritayı önümüze aldığımızda, gördüğümüz şu; son 100 yıldır, İstanbul’un güney tarafı gelişti. Kuzey tarafında fazla bir yatırımı yoktu.

Cumhurbaşkanımız İstanbul’un kuzey tarafını geliştirmek istiyor. Yapılan 3. Havalimanı ve Yavuz Selim Köprüsü İstanbul’un zaten kuzey taraflarında. İstanbul’un Arnavutköy tarafı boş ve bakir. İşte dikey yapılaşmadan ziyade yatay yapılaşma ile İstanbul’u tabana yaymak istiyor. Bu da hem Avrupa yakasında hem de Asya yakasında kuzey tarafını geliştirmekle bu mümkün. Ama ne kadar zaman içinde olur bu? Kaç yıl içinde böyle bir büyümeyi hazmedebiliriz, kuzeye doğru açılmayı kabul edebiliriz, o da ayrı bir konu. Herkes şehrin merkezinde ve gelişen yerinde olmak istiyor.

GEÇİŞ SANCILI OLACAK
Tabi bu geçiş biraz sancılı olacaktır. Çünkü İstanbul’un finans ve iş merkezi olan güney tarafından kuzeye doğru gitmek oldukça zor ve sıkıntılı. Ulaşım açısından da sıkıntılı. Belki sosyal imkânlar bakımından da sıkıntılı. Bu sancılı bir süreç. Ama doğru mu? Doğrudur. Çünkü İstanbul’un güneyi oldukça şişti. Dikey yapılaşmadan başka bir çaresi yoktu. Fakat uzun vadede baktığımızda bu tür adımların atılması doğru. En azından bunların konuşulması doğru.

HERKESİN YANLIŞI BU
Şimdi inşaatçı olarak baktığımızda aslında maliyetler açısından bu herkesin işine gelir. Dikey yapılaşma, yüksek katlı binaların maliyetleri de yüksek aslında. Toplu konut gibi görünse de 35 katlı 40 katlı binaların sanki bir blokta çok fazla kat yaptığınızda metrekare oluşumu fazlalaştıkça maliyet aşağı düşer gibi bir algı var ama son derece yanlış. Tüm inşaatçılar bunu bilir. Az katlı yapıların maliyeti daha azdır. Ancak burada arsa faktörü öne çıkıyor. Arazinin uygun olması gerekiyor. Bu kuzey taraflarına doğru gelişse, orada uygun arazi temin edilirse oradaki arazi fiyatları balon olarak şişmezse bu mümkün.

NEDEN ESENYURT'TAYIZ?
Yaptığımız zor bir iş, nitelikli projeler üretip bunları ekonomik fiyatta alıcı ile buluşturmak… Gerçekten idealist bir ruha sahip olmak gerekiyor. Ben de idealist ruhla yapıyorum. Gönül işi bu... Bire bir çalışmanız gerekiyor. Bütün işin içinde olmanız gerekiyor. Her şeyi didik didik incelemeniz gerekiyor. Esenyurt’ta olmamızın sebebi ya da Esenyurt’un dışına çok fazla çıkmamızın sebebi, belli oranda olan gücümüzü dağıtmamaktan geçiyor. Dolayısı ile bütün gücümüzü bir yerde tutuyoruz bu da bizim maliyetimizi aşağı indirmemize katkıda bulunuyor. Bugün şantiyemizde bir makine ihtiyacı olduğunda diğer şantiyemizden anında gönderebiliyoruz. Ya da başka şantiyemizde araç gereç talebi olduğunda hemen diğer şantiyeden temin edebiliyoruz. Hem zamanlama açısından çok önemli hem de malzeme ekonomisi için önemli. İkincisi de hakikaten bölgeyi tanıyoruz. Bölgeye gelebilecek insanları tanıyoruz. Hem de bölgeyi seçmek isteyen insanların ne arzu ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla işlerimizi ısmarlama terzilik gibi yapıyoruz. Başarının bir etkeni de bu...

HEDEFİMİZ NET
Özyurt, “İşimizi idealist bir ruhla yapıyoruz, gönül işidir bu. Fakat fiyatlandırma yaparken de ödeme koşullarını belirlerken de mutlaka konut alıcısına para kazandırmayı hedefliyoruz. Onlarca proje yaptık bugüne kadar. Mutlaka bizden konut alanlar yüzde 50 kazanç sağlamıştır. Bunu da işimizin bir parçası halinde görüyoruz. Bu süreç müşteri memnuniyetimizi artırıyor. Binlerce aile, birebir hizmet verdiğimiz sitelerimizde mutlu bir şekilde oturuyor” dedi.

UKRA MAĞDURLARININ YÜZLERİ GÜLECEK
Esenyurt bir dönem çok hızlı büyüdü… Hem sektör açısından hem de buradaki nüfus açısından çok hızlı büyüdü. Şuan buranın nüfusu 1 milyonun üzerinde. 39 ilçeye baktığınızda en kalabalık ilçe. Bağcılar ve Fatih’in bile üzerine çıktı. 2010’lu yıllarda bu çok hızlı patladı, hem inşaat sektörü olarak hem de nüfus olarak. Bunlar tabi olurken birçok firma bölgeye geldi. Bir çok proje ortaya çıktı bu kadar çoğunluğun içinde olasılık hesabı yaptığımızda mutlaka bir iki tane patlak olacaktır. Esentyurt’ta 3-4 tane problemli proje var. Başlanmış fakat bitirilememiş proje var. Bunlardan en büyüğü UKRA İnşaat’ın yapmış olduğu Ukra City projesiydi. Aşağı yukarı 3-4 yıldır atıl durumda duruyordu. Hem yarım kalmış en büyük projelerden birisiydi, hem de satış anlamında en çok kişinin mağdur olmak üzere olduğu bir projeydi. Ortalama 2 bin 700 konut vardı bin 200 kişi de satın almıştı. Bir de arazi hissedarlarına vaat edilen 400 konut vardı. 

Otomatikman bölgenin en çok proje yapan şirketi olarak ilgilendik. Belediye Başkanımız bize ‘Bunu kâr odaklı düşünmeyeceksiniz, bu projeyi sosyal proje olarak düşüneceksiniz. Burada bin 500 civarında mağdur var, bunların mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor’ dedi. İnceledik aşağı yukarı 2 yıl çalışma yaptık üzerinde. Nasıl kurtarabiliriz diye. Yaptığımız incelemeler neticesinde bu proje kurtarılabilir dedik. 4-5 ay önce ruhsatı aldık inşaatımıza başladık. İnşallah mağduriyetleri de giderdik diye düşünüyoruz. Beşinci ayda birinci etabını çıkardık satışa. Bize düşen bağımsız bölümlerden hedefimize ulaştık. Aşağı yukarı 3’de 1’ini satışa çıkarmıştık. 45 günde sattık. Şuanda yeni bir kampanya hazırlıyoruz. İkinci etap için, burada da yine ayakları yere basan fiyat ayakları yere basan ödeme koşulları çıkaracağız. Metrekare fiyatı 3 bin 3 bin 500 aralığında olacak.

UYGUN FİYATLI KONUT ÜRETİYORUZ
Türkiye’de hâlâ konut ihtiyacı var. Tabi ki bu ihtiyaç gelir durumuna göre değişiyor. Ülkenin yüzde 85’i orta gelirin altındaki seviyede geçiniyor. Asıl konuta ihtiyacı olan da bu kesim. Bu işin düzene sokulması için bir gayreti ortaya koymak gerekir. Biz, üzerimize bir şey düşerse seve seve yaparız.

ŞİMDİ ALAN KAZANIR
Son zamanlarda konutta daralmadan bahsediliyor, fiyatta aşağı geldiği bahsediliyor ama bu orta vadede kendisini toparlayacaktır. Şu andaki fiyatlar mumla aranacaktır. Nedeni de şöyle söyleyeyim hiç kimsenin farkında olmadığı maliyet artışı ile savaşıyoruz, demir 9 ay içinde yüzde 80-90 artmış durumda, beton tahmin ediyorum bu sene yüzde 30-40 olacak. Bu maliyetler öyle ya da böyle fiyatlara yansıyacaktır. Şu anda daralmadan kaynaklı fiyatlar tam alım zamanı. Bunların daha aşağı gitmesi mümkün değil.
 
ÖDÜL İSTANBUL'DA MÜTHİŞ KAMPANYA
Yine makul ve mantıklı, ayakları yere basan nitelikte hem konut, hem fiyat , hem de ödeme koşullarıyla çıkacağız. Çok iddialıyız. Satışlarımızda 60 aya kadar vade imkânı sunuyoruz, sıfır faiz olan projelerimiz de var. Senetle de oluyor, 12 aydan 60 aya kadar yapabiliyoruz. Peşinat oranlarını hareketlendirelim diye, Emlak Konut GYO’nun kampanyasına da uyduk. Yüzde 5 peşinatla ev alabilirler. 10 bin hatta 5 bini olan bile şuan ev alabilir. Şuanda Ödül İstanbul’da 1+1’lerin fiyatı 219 bin lira. Çok iddialı olacak belki ama herkes kampanya yapar, Özyurtlar ev sahibi yapar. Kampanyamız haftaya başlıyor. 2017 daha çok imalat yılımızdı bizim. 2016 teslimat yılımızdı. 2018 yine teslimatlara dönüyoruz.

Ben olsaydım...
"Ben olsaydım, yerel yönetimlerin hizmet süresini 4-5 yıl değil 7-8 yıl yapardım. Çünkü hizmet etmeleri ve bu hizmetin karşılığını alma süresi bu 4-5 yıla sığmıyor. Dolayısıyla da hem siyasiler hem de yöneticiler çok hızlı hareket etmek zorunda kalıyor. Bizde bir tabir vardır ya ‘Kervan yolda düzülür’ diye, böyle oluyor. Bir yandan planlar yapıyorsunuz bir yandan da uygulamaya başlıyorsunuz, bu ikisi bir arada olduğunda bazen çarpıklıklar kaçınılmaz oluyor. Aslında imara açılan bölgelerin birkaç sene öncesinde alt yapılarıyla planlarıyla orada yapılacak inşaatlar, katları, metrekareleri daha önceden belli olmalı. Bunlar maalesef sorun orada. Yerel yönetimlerin seçme süresi uzatılmalı. O yatırımlarının karşılığını almak için acele ediyor herkes." 

Mehmet Canıtatlı / Yeni Akit

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner182

banner181